Öykü Karayel Resimleri - Kuzey Güney Dizisi Ayşe
Güzel Şeyler Bizim Tarafta oyununda ilk defa sahneye çıkan Öykü Karayel, 20 yaşında. Ama oyundaki performansı dilden dile dolaşıyor, yapımcılar ona teklif yağdırıyor
"Kim bu Öykü Karayel?" Berkun Oya'nın yazıp yönettiği, Tiyatro Krek'in yeni oyunu Güzel Şeyler Bizim Tarafta'yı izleyenlerin çıkışta birbirlerine sordukları soru bu. Kimse tanımıyor, ama az önce sahnede öyle iyi bir performans izlemişler ki, merak ediyorlar. Öykü Karayel, oyunda sevdiği adamla kaçıp büyük şehire gelen ve hiç tanımadıkları bir çiftin evine zorla girip sığınmak zorunda kalan başörtülü, Doğulu genç kız Ayşe'yi canlandırıyor. Ayşe aslında tanıdık bir sima hepimiz için. Sevmiş, ailesinin sevdiceğini veto edeceğini düşünerek onunla kaçmış. Aile fertleri de 'namus' deyip onların peşine düşmüş... Sahnede Ayşe olup hikayesini anlatırken Öykü, o kadar doğal, o kadar samimi ki, bir noktadan sonra bunun bir tiyatro oyunu olduğunu unutuyor, Ayşe'nin gerçek bir karakter olduğunu düşünüyorsunuz. Ancak oyun bitip oyuncular selama çıkınca Öykü'yü hatırlıyorsunuz.
ÖYKÜ' NÜN İLK OYUNU
santralistanbul'daki Tiyatro Krek'e, bizimle buluşmak için geldiğinde Öykü'yü tanımakta zorlanıyoruz. Karşımızda biraz çekingen, temiz yüzlü, yumuşak bakışlı bir genç kadın var ama fiziksel olarak Ayşe'ye hiç benzemiyor. Oyunu izleyenlerin sorduğu soruyu kendisine yöneltiyoruz: "Öykü Karayel kim?" Gülüyor içten bir şekilde, "20 yaşımdayım, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencisiyim," diyerek az ve öz konuşan biri olduğunu gösteriyor. Kaseti biraz başa sarmasını isteyince de "Dayım tiyatroyla uğraşıyordu," diyerek başlıyor söze: "Küçükken onun oyun provalarına giderdim. Yani tiyatronun yabancısı değilim. Ortaokulda aklımın bir ucunda oyuncu olma isteği vardı. Liseye kadar başka meslekler düşündüm, mimarlık gibi mesela. Lisede kararımı verdim, konservatuara gidip oyuncu olacaktım. Önce Kenter Tiyatrosu'nda kısa bir eğitim aldım, sonra da konservatuara girdim. Ama bu kararım ailem tarafından pek hoş karşılanmadı." Öykü'nün anne ve babası İstanbul Üniversitesi İktisat mezunu. "Hani bir mesleğin olsun, oyunculuğu da hobi olarak yaparsın," diyerek telkinlerde bulunmuşlar. Lakin kızlarının çok istekli olduğunu görünce pes etmişler. Tabii dayısı Mehmet Özsezgin, Öykü'ye tam destek vermiş. Oyunda birlikte rol aldığı Bartu Küçükçağlayan, Öykü'nün okuldan arkadaşı. Tiyatro Krek'in yeni oyunu için oyuncu arandığını Küçükçağlayan'dan öğrenmiş. Seçmelere katılmış. 30-35 aday arasından Öykü seçilmiş ve Ayşe rolüyle sahneye ilk defa adım atmış.
SOKAKTA AYŞE GİBİ İNSAN ÇOK VAR
Öykü, İstanbul'da doğup büyüyen, şehirli genç bir kadın. İyi bir eğitim almış, Ayşe gibi feodal baskılara maruz kalan bir kadınla fiziki olarak yolları hiç kesişmemiş. Ayrıca başörtülü bir tanıdığı da olmamış. "Ama," diyor Öykü, "biliyorum ki bu ülkede yaşayan insanlardan biri Ayşe. Bu anlamda bilmediğim, tanımadığım insanlardan değil. Otobüse binince, sokakta zaten Ayşe gibi insanlarla karşılaşıyorsunuz." Memleketin genel ruh haline sinen durumun, ister şehrin ortasında yaşasın ister Türkiye'nin bir başka yerinde, Ayşe ve oyundaki diğer fertler için de geçerli olduğunu düşünüyor Öykü: "O kadar genel geçer kurallara tutulmuşuz, önyargılara kapılmışız ki... Onlar ortadan kalktığı zaman diyalog başlıyor. Bence konuşmak, diyalog kurmak gerek. Çünkü sıkıntı aynı. Çoğumuz kendimiz olamıyoruz."
BİZİM DERTLERİMİZ SAHNELENMELİ
Berkun Oya, Öykü'nün öğrencilik yıllarından beri uzaktan uzağa takip ettiği ve takdir ettiği bir tiyatrocu. Öykü onun kaleminin çok güçlü olduğunu düşünüyor: "İlk defa Bayrak oyununu izlemiştim. İtiraf etmeliyim, metinden çok etkilenmiştim. O dönem yavaş yavaş, ABD'li yazarların metinleri sahneleniyordu. Bu hamlenin tiyatromuz için iyi bir gelişme olduğunu düşünmekle birlikte, bizim de burada bir hayatımız var, neden sahnede göremiyoruz diye düşünüyordum. Üçüncü sınıfta tiyatroya bakışım oturmaya başlamıştı. Bu coğrafyada yaşayan tiyatrocular olarak bizden de iyi metinler çıkmasını istiyordum. Çünkü buraya ait dertlerin, tasaların anlatılmasının önemli olduğunu düşünüyordum. Açıkçası Bayrak'ı izleyince bunun için çok sevindim. Bizden biri, bizim dertlerimizi çok iyi yazmıştı."dizimodasi.com
TEKLİFLER GELMEYE BAŞLAMIŞ
Öykü, provalara ilk başladığında biraz tedirginmiş. "Başlarda yapamıyordum. Hatta bu gidişle başka biriyle çalışırlar diye düşündüm," diyor. Ama Berkun Oya, ona kendine güvenmesini telkin etmiş. "Bana benden fazla güvendi. Bu yaklaşımı beni rahatlattı. Zaten Berkun Oya'nın küçük ayrıntıları çok iyi gözlemleyip metne iyi aktardığını düşünüyorum. Şimdi siz, çok iyi oynadığımı söylüyorsunuz ya, ben de aynı şeyleri metin için düşünüyorum. Çok iyi yazılmış metnin ve Berkun'un bana olan güveninin eseridir Ayşe," diyor. Bu mütevazı tavrına rağmen Öykü'nün oyunculuk kumaşının sağlam olduğunu söylemek gerek. Performansı kulaktan kulağa yayılıyor. Öyle ki, dizi yapımcıları onu izlemeye gelmeye başlamış. Tabii akabinde teklifler de alır olmuş. Öykü, teklifler konusunda biraz temkinli. Hemen kendini beyazcamın büyüsüne kaptırmak niyetinde değil. Ama sinema deyince "Keşke," diyor . Bir sinefil olmadığını söylese de son yıllarda çekilen yerli filmleri izlediğini anlatıyor. Özcan Alper'in Sonbahar'ı ile Pelin Esmer'in 11'e 10 Kala'sı, sevdiği filmler arasında. Öykü Karayel ismini bir kenara not etmekte fayda var. Muhtemel birkaç yıl içerisinde sahnede, sinemada ya da beyazcamda yüzünü göreceğiz. Oyunu izleyenlerin genel kanısı böyle.
Babam ağlamama üzüldü
Öykü'nün annesi, kızının dört yılın sonunda oyuncu olarak karşılarına çıkıp çıkamayacağını merak eder dururmuş. Zaman zaman "Kızım bir oyna da görelim," dermiş. Kısmet, Güzel Şeyler Bizim Tarafta adlı oyunaymış. "Üç defa izledi annem oyunu ve çok beğendi," diyor. Ama babası, kızını sahnede izleyince üzülmüş. Çünkü Öykü'nün sahnede rol gereği bol bol ağlamasına biraz içerlemiş.